Bir arkadaşımın sosyal medyadan alıntıladığı şu mesaj ile güne
başladım:
“Bugün çocuk esirgeme kurumundan bir çocuk yattı servise. Damar
yolu açmak için yanına gittik, herkes anne babasının kucağında ağlarken o
başını eğip onları izledi. Sesini çıkarmayan tek çocuktu. Ağlayabilirsin
istiyorsan dedim elini tutabilir miyim dedi. Ömrümden beş yıl gitti.” Bu
olay ister gerçek olsun veyahut olmasın bir hakikat var ki o da yetim olan
çocukların aile şefkatini maalesef alamıyor olması. Devlet belki ekonomik
olarak her şey bu çocuklara sağlıyor fakat sevgi maddi bir şey değil ki
ana-baba gibi çocuklara aktarılabilsin. Hep bir yanı eksik oluyor bu çocuklar.
Sevgisiz beslenen bir birey nasıl olurda sağlıklı bir zihniyete sahip olabilir
düşünülmesi gereken bir konu. Sizi diyorsunuz şimdi: ne yapılacak o zaman,
nedir bunun ilacı? Şöyle ki belki bunun işte buldum, ilacı budur denilecek bir
şey olduğunu düşünmüyorum fakat bir tedavi şekli olarak: “yetimin başını
okşayın” nasihati çok önemli bir husus. Samimi bir şekilde kendimize soralım en
son bir yetim veya öksüz ile ne zaman ilgilendik? Para vermenin ve hediye
almanın haricinde ne yaptık onlar için? Biraz vakit geçirdik sonra döndük evimize
belki de. Çocuklu aileler belki bu hususu daha iyi anlayacaktır.
Gelin bir şeyleri EFT veya havale yoluyla yapmaktan öteye gidelim.
Gelin bizde bir çocuğa samimi sevgimizi hediye edelim bu sefer
içtenlikle.
Gelin bizde yetimlerin elinden tutalım.
Bunlar yapılmayacak işler, uğraşlar değil sadece vakit ayırmak
gerek. Belki de diyorsunuz ben kendi çocuğuma vakit ayıramıyorum sen yetime git
elinden tut diyorsun. O zaman sen önce kendi çocuğunuzla işe başlayın, yoksa
onun kaybı daha çok olur. Annesi ve babası gerçekte yaşayan ve yanında olan ama
sevgisi çocuğun içinde olmayan bir bireye dönüşmesi evlatlarınız.
Diyor ya yukarıda: ”… Ömrümden beş yıl gitti” diye, ben
okurken ömrü tükettim bile.
“Ben senin baban olayım, Âişe de annen olsun istemez misin?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder