Geçmişte birçok insanın yaşadığı uygarlıkları görmek bugünü kavramak adına oldukça faydalı oluyor. Yolum bu sefer Bergama Antik Kentine düştü. MÖ 7. Ve 6. Yüzyıllara kadar dayanan medeniyeti ile Bergama, Hellenistik Krallık, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinin hüküm sürdüğü bir bölge olmuş. O günkü anlamda medeniyetin en ileri seviyelere ulaştığı Bergama’da halen bir çok eser mevcut. 140 yıldır süren kazı çalışmalarında Almanlar bir çok eseri Almanya’ya götürmüşler.
Osmanlı geleneğinde çıplak insan vücutlarının dini yönden sakıncalı olmasını fırsat bilen Almanlar, çıplak eserleri bahane ederek tarihe tanıklık etmiş bir çok eseri de beraberlerinde götürmüşler. Kazıların hala devam ettiği Bergama’da bugün yetmiş bin kişi yaşarken, altın çağlarını yaşadığı Büyük İskender zamanında yüz elli bin kişi yaşıyormuş. Büyük İskender korumasız gördüğü Bergama’yı fethederek buraya büyük surlar yapmış ve bugünkü manada kırk milyar dolar yatırım sağlamış.
Bergama
Kenti birçok “İLK”i
gerçekleştirmiş olup bunların bir çoğu bugünkü teknolojinin temellerini
oluşturmuş. Bu ilklerden bazılarını sayacak olursak:
·
Deriden kağıt yapımı olan,
ilk Parşömen,
·
200 bin ciltlik kitaba sahip
olan, ilk Asya Kütüphanesi,
·
İlk büyük sağlık yurdu
(hastane), Aslepion,
·
İlk telkinle tedavi yöntemi
olan, Psikoterapi,
·
İlk tıp ve eczacılığın
simgesi olan, Yılanlı Sütun,
·
İlk mühendislik olan, “U”
borusu yöntemi ile Trigonometri,
·
İlk kent imar yasası,
·
İlk ve en dik tiyatrolu
kent,
·
İlk meslek sendikaları ve
sendika konfederasyonu,
·
İlk üç dereceli öğretim,
(ilk, orta, lise)
·
İlk ve en büyük sunak, Zeus
Sunağı,
Bu ilkler
uzayıp gitmekte, kendimce önemli olanlarını burada saydım (Diğerleri de önemlidir muhakkak ama burası da blog yahu hepsini
yazamam ki :)
Ayrıca
buradaki tapınakların önemlilerinde Zeus Sunağı’nı da Almanlar tamamen söküp
Berlin’deki “Pergamon Museum” götürmüşlerdir. (Götürün ülkemizin kültür miraslarını oh ne güzel )
Bir hususu
da belirtmeden geçemeyeceğim. Nedense bir efsane mi yoksa gerçek midir, doğrusu
bu toplumlarda ahlaki bozulmalar hat safhada oluyor. Bergama’da kadınlardan çok
erkeklere karşı duyulan bir arzu varmış. (rehberin
yalancısıyım) Bu kadar güzel uygarlık inşaa eden bir toplum neden böyle
sapıkça arzular peşinde koşar bilemiyorum. Yapılacak başka bir şey olmayınca
insanlar sapkınlığı tercih mi ediyor acaba? Aslında bu durum biraz da inanç
meselesi ile ilgili, hatta bu durum tedavi edilebilir diye düşünmekteyim. Bütün
bu güzel bilgilerin sonunda böyle bir bilginin verilmesi şahsımı rahatsız etti
doğrusu. Yine de Bergama görülmesi gereken bir yer. Hele ki o dik tiyatroda
oturup manzaraya bakmak insanda unutulması güç bir sükûnet veriyor. Şayet
Ege’de bir yerde tatile gidecekseniz Bergama’ya uğramadan geçmeyin. Antik
Kent’e çıkarken teleferik yolculuğu ve muhteşem göl ve Bergama manzarası da
güzelliğin cabası oluyor.
Sonuç
olarak: Kim ne isterse onu görüyor.
resimler güzel bir açıyla çekilmiş yazı ise ilginç ve güzel başarıların devamı dileğiyle. Anne Göksal
YanıtlaSilTeşekkürler :)
SilMustafa bey çok güzel bir çalışma olmuş..Ancak o son bilgiyi veren rehberin Bergama hakkında size vereceği başka bilgiler var iken bu yanlış bilgiyi vermesi abes olmuş...Nasıl bir rehberse ...(Ben İsmail Hakkı Güzeler..)
YanıtlaSilTeşekkür ederim İsmail Bey,
SilBazen insan hayret ediyor.