Tatil denildiği zaman
genelde insanların algısı “deniz
kenarında bir yerlere gitmek”
oluyor. Bu algı öyle pek de
değişecek gibi değil. Bu algıyı ciddiye alarak tatilciler için bir mekândan ve
ilçeden biraz bahsedeyim. Çeşme’de Club Familia adında bir otel var, bilenler
bilir, bilmeyenlerde şimdi duymuş oldu.
Rüzgârı eksik olmayan İzmir’in güzide ilçelerinden Çeşme’nin yakınında bir mekân burası. Dört yıldızdan müteşekkil bu otel tatil için uygun bir yer. Yemekleri konusunda cömert davranan, neredeyse günün yarısında yemek veren, fakat yemeklerinin isimlerini yazmayan bir otel. (Yazsa daha iyi olur ama) Havuza, hamam olaylarını hiç girmiyorum, güzel işte. Yalnız denize sahili yok, iskeleden atlıyorsunuz. Bu durum da biraz insanın denize girme şevkini kırıyor doğrusu.
Rüzgârı eksik olmayan İzmir’in güzide ilçelerinden Çeşme’nin yakınında bir mekân burası. Dört yıldızdan müteşekkil bu otel tatil için uygun bir yer. Yemekleri konusunda cömert davranan, neredeyse günün yarısında yemek veren, fakat yemeklerinin isimlerini yazmayan bir otel. (Yazsa daha iyi olur ama) Havuza, hamam olaylarını hiç girmiyorum, güzel işte. Yalnız denize sahili yok, iskeleden atlıyorsunuz. Bu durum da biraz insanın denize girme şevkini kırıyor doğrusu.
Çeşme güzel bir ilçe.
Tatil yeri olmasaydı bile insana hoş bir hava katan bir yanı var. İçinde bir de
kalesi mevcut. Çeşme'nin en çok ziyaret edilen tarihi eseri II. Beyazıt'ın
yaptırdığı kale bugün müze olarak kullanılmakta. Çeşme kalesi ise, 1508 yılında
Osmanlı Padişahı II. Beyazıt tarafından, Aydın Valisi Mir Haydar aracılığıyla,
Mimar Ahmet oğlu Mehmet'e yaptırılmış. Kalenin ilk inşaatı tam deniz kıyısına
yapılmış. Ancak, sonraki yıllarda denizin doldurulması sonucu bugünkü konumunu
almış. (wikipedia’dan detaylı bilgiye
ulaşırsınız artık) Kalenin manzarası harikulade. Bir tarafta marina diğer
tarafta Yunan adalarını görebiliyorsunuz. Kaleye giriş için müze kart yeterli
oluyor, olmayanlar ise 3 tl’cik ödüyorlar. Kalenin içinde bir de cami mevcut,
şu anda restorasyona alınmış durumda. Çeşme’nin bir de çarşısı var. Sağlı sollu
dükkânlar mevcut, her yerde olduğu gibi. Sahilinde güzel bir yürüyüş insanı rahatlatıyor
doğrusu. Çeşme’ye gidip de Kale’yi görmeden gelmeyin derim.
Taştan yapılmış
rengârenk evleri, butik otelleri ve daracık sokakları ile meşhur bir yer var
Çeşme’de. Tahmin ettiğiniz gibi, evet burası Alaçatı. Türkiye’nin en pahalı
butik otellerinin bulunduğu Alaçatı’nın gerçekten çok sıcak ve samimi bir
ortamı var. Sabahın erken saatlerinde Alaçatı’da dolaşmak bu güzelliği
görebilmenin en iyi yollarından birisi. Tatil vakitlerinde geceliği 650 tl’lere
kadar çıkan otellerin fiyatları eylül sonu ekim başı 50 tl’ye kadar iniyor.
Alaçatı’da kalmasanız bile mutlaka görmeye gitmelisiniz. Mimarlar için ilham
kaynağı olabilecek güzellikteki evleri görmeden geçmeyin derim.
Çeşme gezip görülecek
yerlere yakın sayılabilecek mesafede. Efes Antik Kenti’ne ve Meryem Ana
Kilisesi’ne iki saat uzaklıkta bulunan Çeşme, Germencik’teki termallere de aynı
uzaklıkta. Ege serüvenine başlamak istiyorsanız, Bergama’yı başlangıç noktası
olarak seçip güneye doğru inmenizi şiddetle tavsiye etmekteyim. Pişman
olmazsınız :) (umarım)
Gittim gördüm ve yazdım
kısmında bu sefer Club Familia, Çeşme ve Alaçatı düzlemini ele aldım. Tatil
ağustostan çok eylül ayında yapılırsa daha verimli oluyor diye düşünmekteyim ve
sizlere de tavsiye etmekteyim. (Eylül
bambaşka)
Ha bir de Çeşme’ye
gidip de adam akıllı bir çeşme göremediğimi belirteyim. Siz arayın, ben
bulamadım doğrusu, kim bilir belki de siz bulursunuz. Çeşme bahane ama Çeşme
gerçekten hoş bir yer.
Ne duruyorsunuz, hadi
gitmek için hazırlanın… :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder