Bugün yolum Zeyrek’e düştü. İstanbul’u bilenlerin aşina olduğu bir semt Zeyrek Semti. Fatih Sultan Mehmet tarafından Pantokrator Kilisesi ‘nin medreseye dönüştürülmesi ile medresenin baş müderrisi Molla Zeyrek’in adı medreseye verilmiş, zamanla bu isim semt ile bütünleşmiştir. Semt İstanbul’un bugünkü halini otuz kırk yıl geriden takip ediyor desek yeridir. Zeyrek Camii’nin restorasyon çalışması devam ediyor. Sokaklarda gezinirken koluna sepetini takmış porselen tabak satan bir amcayı görürseniz şaşırmayın derim. “Şaşılmayacak bir durum mu ki bu yahu” dediğinizi duyar gibiyim. Zeyrek böyle bir semt biraz. Evleri hala cumbalı ve ahşap. Gördüğüm kadarı ile Fatih Belediyesi tarihi dokuyu korumaya özen gösteriyor. Sokaklar asfalt yerine küçük taşlarla kaplanmış. Güvenlik açısından ise semt biraz sakıncalı gibi. Semt oldukça sakin oluyor günün ilerleyen saatlerinde. Her şeye rağmen romancılarımızın eserlerinde betimlediği eski İstanbul evlerinin kokusunu hissetmemeniz olağan dışı bir durum olacaktır.
Zeyrek gidip görülesi bir semt. Zeyrek Cami’de hakeza öyle. Caminin kiliseden dönme olması da turistlerin de ilgisini oldukça çekiyor. Caminin içinde zamanın imparatorunun da mezarı bulunmakta. Caminin çinileri zamanında yağmalanarak Avrupa’nın çeşitli ülkelerine kaçırılmış. Şimdilerde belki camiye giriş restorasyon çalışmasından dolayı olmayabilir. Siz yine de Zeyrek’in masumane ortamını ziyaret etmeden geçmeyin.
Mazisi olan bir soluğun ciğerlerinize nüfuz etmesini sağlayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder