Ramazan’ın sona ermesi ile nişanlara, evliliklere hız verilmeye başlandı. Daha şimdiden 4-5 davetiye ulaştı elime. Malum Ramazan ayında öyle düğün yapmak zor. Kimileri oruç ağızla düğün mü olur derken, kimileri de Ramazan ayında nasıl eğleneceğiz, oynayacağız derdinde.
Düğün bu, cümle âleme ilan etmek gerek. Aman duymayan kimse kalmasın diye davetiyeler havalarda uçuşuyor adeta. Bir de düğün gibi nişanlar var. Yahu bu nişan neden bu kadar abartılır anlamıyorum. Hem külfet, hem eziyet. Gerçi takıyla işin maddi kaybı bir nebze olsun çıkarılmaya çalışılıyor ya, neysssse ;) Yapın nişanınızı aile içinde sonra yaparsınız yemekli bir düğün. Yemekli diye özellikle belirtiyorum, çünkü birçok salon düğünü bildiğiniz üzere meyve sulu ve pastalı oluyor. Yahu yazık gelen adamlara kardeşim işi ucuza getireceğim diye yemekten kaçıyorsun ama bilmiyorsun ki gelende takısını ona göre takıyor. (Sosyo –analiz işleri filan) Nedense salon düğünlerinden hiç haz etmedim, etmiyorum. Gereksiz bir rol yapma güdüsü oluyor insanların bünyesinde. Samimi olmuyor pek. Açık hava, kır düğünleri her zaman daha sempatik geliyor bana. Neyse düğün işte, eğelenenler, zıplayanlar, koşanlar, ağlayanlar kimi ararsanız var.
Düğün sezonu Eylül ile resmi başlangıcını yapıyor. Darısı tüm bekârların, evde kalmışların başına. Evlilik üst yaşı almış başını giderken, kriterlerin tavan yapıldığı ülkemde, bir de gereksiz adetlerin düğüne mor bir renk katması ile damat-gelin mutluluk dolu, stresten uzak, huzurlu anlar yaşıyor (yersen) Hele ki: “düğün bu olacak bu kadar” diyenlere de ayrıca kıl oluyorum.
Evlenip yuva kurmak yapılabilecek en yerinde bir davranış. Huzurlu olmak için gereksiz adetlerle evliliği zorlaştırmayın. Sevdirin nefret ettirmeyin, kolaylaştırın zorlaştırmayın diyerek hatırlatmamı yaparak toplumsal mesajımı da vermiş olayım.
Evlilik bir olmak, bir çift yüreğin tek bir bedende vücut bulması halidir kanımca. (Marlo Morgan’a bir atıf yoktur) Evlenin huzur bulun.
Sevmekti yaşadığımız serüvenin adı Sevgilim… Sonu evlilik olan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder