Aliya İzzetbegoviç ve Üçüncü Yol Manevrası Üzerine Mülahazalar



-I- Üçüncü Yol

“Bana göre üç dünya görüşü vardır:  İdealist, materyalist ve İslami dünya görüşleri. İnsanın beden ve ruh denen iki unsurdan yaratıldığı genel kabul gören bir ifadedir. İnsan için önce: ‘Hayatımı nasıl sürdürebilirim?’ sorusu, sonra da: ‘Hayatımı neden sürdürmeliyim?’ sorusu gelir. Bu sorular ütopya ve drama arasındaki çatışmanın da özünü oluştururlar. Ütopya bireyi, drama ise ahlakı tanımaz. Aslında bu ikilem bütün insanlık tarihine damgasını vurmuştur. Fakat bu iki eğilim ancak İslam’da uzlaşma zemini bulmuştur. İslam bu iki kutup arasında insan fıtratının denge durumuna tekabül eden bir sentez, bir üçüncü yoldur.”

Aliya İzzetbegoviç İslam’ı tanımlarken diğer oluşumların üzerinde, İslam’a bir farkındalık katarak “Üçüncü Yol” kavramını kullanmaktadır. Üçüncü Yol, bireyin mevcut kavramlar üzerinden hayatını şekillendirmesinden çok inancının yaşamına hâkim olma sürecini ifade etmektedir. Üçüncü yol Aliya’nın gözünden İslam Dini olarak algılanmaktadır.

Batı medeniyeti ile Doğu medeniyeti arasında sıkışıp kalan Bosna Halkı, Aliya’nın oluşturduğu paradigma ile kendi yapılandırmasını tamamlamaya çalışmış ve Avrupa üzerinde meşruiyetini sağlamıştır. Ne bir Doğulu olmuş, ne de bir Batılı gibi hareket etmiştir. Kendi insanın medeniyetini Üçüncü Yol kavramı ile oluşturmuştur Aliya İzzetbegoviç.

Bosna Hersek Halkının İslam’ı ve Müslümanlığı benimseyişindeki izlediği rotayı Aliya’nın şu sözleri net bir şekilde ifade etmektedir:

“Savaş öncesi yıllarda sosyalizm ve kapitalizm gibi ideolojiler her tarafa hâkimdi. Müslüman siyasetçiler, aydınlar ve akademisyenler, kendilerini ya sol ya da sağ görüşlere yamamaya çalışıyorlardı. Kimisi “İslam Sosyalizmi”  isimli kitaplar yazarken, kimisi de İslam’ın sağcı ve milliyetçi olduğunu savunuyordu. Bu dönemde Aliya adeta şöyle diyordu: “ Hayır, biz ne doğuluyuz ne de batılıyız, biz farklıyız biz Müslüman’ız.” *

Bosnalılar kendilerini herhangi bir pusulanın uç noktaları olarak görmektense bir Üçüncü Yol’u tercih ettiklerini dile getiriyorlardı. İslam teslimiyetin adı olarak bu kadar bariz bir şekilde dile getiriliyordu.
İslam insanın ahlaklı bir şekilde yaşantısını sürdürebilmesi için olabilecek biricik değerdir.

Özgürlüğün tam manada yaşanmasına sebep teşkil eden, güzel ve asil olan her şeyin adı İslam’dır. Aliya Üçüncü Yol kavramını Müslüman kişiliğinin yanı sıra münevver bir bakış açısı ile ele almaktadır.

-II-  Eleştiri ve Öngörü

Aliya İzzetbegoviç, tanımladığı üç dünya görüşünden İdealizm ile ilgili düşüncelerini Üçüncü Yol olan İslamiyet ile birleştirerek Boşnak Medeniyetini oluşturma yönünde önemli bir adım atmıştı. Aliya’nın Bosna Hersek Savaşı’nda göstermiş olduğu özveri ve kararlılığı Bosna Halkının birçoğunun bağımsızlık adına kenetlemesini sağlamıştı.

Burada şu kritik soruları sorabiliriz: “Seçilen yol olan İslam, Bosna Halkını Aliya’nın inandığı hedefe götürebilmiş miydi? Hedeflerden çok yalnızca savaş zamanlarında tutunacak tek dal olarak mı görülmüştü?”

İslam, savaştan sonra Bosna Halkını Aliya’nın öngördüğü şekilde harmanlamıştı. Boşnakların birçoğunun Üçüncü Yol’u tercih etmesindeki en büyük etmenlerden birisinin Aliya’nın sergilediği tutum olduğu aşikârdı. Üçüncü Yol Bosna halkına bağımsızlıkla birlikte kendi öz medeniyetini oluşturma fırsatını da sağlamıştı. Uygarlıkların oluşturduğu kültürü İslam Medeniyetinin etkisi ile şekillendirme olanağı sağlanmıştı. Üçüncü Yol, Aliya İzzetbegoviç’in Boşnaklara bıraktığı bir miras değil, hatırlattığı evrensel bir değerdi.

Kültürler arası farklılıklar arz eden din kavramı Aliya’nın tanımladığı İslam’da farklılık arz etmemiş miydi? Boşnaklar ile dünyanın herhangi bir yerindeki bir Müslüman bireyin algıladığı din kavramı aynı olabilir miydi? Aliya’nın Üçüncü Yol’u yalnızca Boşnak halk üzerinde mi etkili idi? Bu ve bunun benzeri sorulara verilecek cevaplar ne olabilirdi? Kültürleri oluşturan uygarlıkların yaşadıkları din o toplumun medeniyetini, medeni olabilmesinin en büyük göstergesi olarak gösterilebilir. Aliya’nın ifade ettiği Üçüncü Yol dünyanın neresinde olursa olsun, hangi zaman diliminde, hangi mekânda dile getirilirse getirilsin, daima evrenselliğini koruyan ve farklı algılamalara yer vermeyen bir kavram olarak kalacaktır. İdealizm ve materyalizm gibi görüşler kısa vadede insanlığın çıkarları doğrultusunda oluşturulan akımlar olduğundan, hükümleri yenilenen paradigmalarda geçersiz olacaktır. İnanışın gayesi olan teslimiyet yalnızca Üçüncü Yol’da, İslamiyet’tedir. Üçüncü Yol bu anlamda içinde özgürlüğü barındıran yegâne değer olarak kalacaktır.


Kaynakça:
* Açık Medeniyet, Timaş Yayınları, 2010, Prof. Recep Şentürk
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

Sitedeki tüm konular kaynak gösterildiği takdirde paylaşılabilir. Blogger tarafından desteklenmektedir.